Kimsin ve ne yapıyorsun?
Üniversiteyi İTÜ’de Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümü’nde okudum. Okulumu çok sevsem de, sınava girmeyi sevmeyen bir öğrenciydim. Okulu uzatıp bu sorunu büyütmek yerine, bir an önce bitirmenin daha iyi olacağını düşünerek bir dönem erken bitirdim ve gömülü sistem alanında çalışmaya başladım. Arduino (Atmel Atmega serisi), ARM (STM), PIC, MSP430 gibi ailelerden mikro denetleyicilerle öğrenciyken uğraşmaya başlamışken, mezun olunca da büyük bir hevesle bu alanda çalışmaya başladım.
Yaklaşık bir yıl sonra, akademiye geri dönüp bir yıl kadar araştırma görevlisi olarak çalıştım. Bu süreçte toplamda 2 tane kitabı Raspberry Pi ile temel kavramlar ve IoT konularında yazdıktan sonra, bir gün ‘Ben bu kadar özgür yazılım sevdalısıyken ve GNU/Linux kullanılan sistemler bu kadar ilgimi çekiyorken, neden sistem yöneticisi olmuyorum ki?’ dedim ve kısa bir süre sonrasında özel sektöre GNU/Linux sistem yöneticisi olarak geçtim. Bu süreçte container teknolojileri ve özellikle Docker ile çok fazla uğraşmam gerektiği için onlarla ilgili de bir kitap yazma kararı aldım. Son olarak, şu an özel sektördeki başka bir işimde, proje yönetimi üzerine çalışıyorum.
Eğer gün içerisinde işim erken bittiyse ve beynim çok dolu olacak bir gün geçirdiysem, ara sıra spontane kararlar alarak sinemaya gitmeyi seven biriyim. Bunu da yaklaşık 2 yıldır Sinemia üyesi olarak aktif bir şekilde sürdürebiliyorum.
Çoğu zaman işim bittiğinde boş zamanımı daha önce hazırladığım okuma listelerine ayırıyorum. Bunlar genellikle aşama aşama bir işin nasıl yapılacağını anlatmaktan çok, neden sorusuna cevap veren ve alt seviyede nasıl çalıştığını anlatan yazılar oluyor. Bunları okumak her ne kadar yorucu olsa da, sebeplere sahip ve ikna olmadan bir işi yaparken iç huzurumu sağlamam zor olduğu için daha sonra ne ile uğraşırsam onu çok daha hevesli ve özenli yapmamı sağlıyor.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
Genellikle MacBook Air kullanıyorum. 4 GB RAM’li ve 128 GB SSD’li Intel i5 işlemcili Early 2015 model bir bilgisayar. Bendeki bilgisayarın İngilizce klavyeye sahip olması ilk aldığımda alışma sürecini bir miktar uzatsa da, sonrasında yararını ciddi anlamda görmemi sağladı. Bununla birlikte, Lenovo Z580’in 8 GB RAM’li ve Intel i5 işlemcili bir modelini kullanıyorum. Bu bilgisayar üzerinde ise Fedora yüklü. Zaten farklı bir GNU/Linux dağıtımı üzerinde iş yapmam gerekiyorsa, bunu ya bir bulut sağlayıcı üzerinden birkaç saatliğine bir sanal makine oluşturarak uzaktan bağlanıp ya da Docker ile bu iki bilgisayardan birinin üzerinde gerçekleştiriyorum.
Mac’in yanında Magic Trackpad kullanıyorum. Özellikle çok sık imleç hareketi gerektiğinde kolumu daha düz tutmamı sağlayarak fiziksel olarak rahat ettiriyor. Bilgisayarın üzerindeki TouchPad’den çok daha büyük olması da kullanım kolaylığı sağlıyor.
Cep telefonum iPhone SE 64GB. Boyutunun küçük olması ama özelliklerinin yüksek olması hala bütün işimi görmesini sağlıyor.
Çalışırken kullandığım bir HP LP1965 ekran ve bir de ara ara bağlantı kurarak monitoring işlemlerini gerçekleştirdiğim televizyon ekranı da odamda yer alıyor.
Genellikle işlerimiz bilgisayar üzerinde olsa da, bazı konularda kalem kağıt ile çizerek ilerlemenin etkisine inanıyorum. Bu noktalar için eğer bir blok diyagram benzeri yapıysa keçeli kalem kullanırken, yazı yazarken tercihim üniversite yıllarından kalan uçlu kalemler oluyor. Bu noktada da bulabilirsem 0.7 uçlu bir tanesini tercih ediyorum.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
Daha çok terminal kullanan biri olarak, kullandığım yazılımların çoğu terminal üzerinde yaşamlarını sürdüren yazılımlar. Uzaktan bağlantı kurduktan sonra hayat karşı sunucunun terminaline çok fazla bağlandığı için, kendi bilgisayarımdaki terminalin ayarlarıyla pek uğraşmıyorum. Son zamanlarda iTerm2’ye MacOS üzerinde geçiş yaptım, öncesinde varsayılanda gelen terminalini kullanıyordum.
Terminal üzerinde curl ve httpie ile istek atmam gerektiğinde uğraşıyorum. SSH üzerinden bağlantı kurarken ssh-agent anahtarlar ile çalışırken olmazsa olmazlarım arasında geliyor. Çok nadir de olsa Mosh kullanıyorum.
Ufak tefek işler için bile olsa, elim alıştığı için Docker kullanıyorum. Bu çoğu zaman işi normalden daha hızlı bitirmemi sağlıyor. Docker için varolan GUI’lerden birini kullanmamakla birlikte, gerekli olursa Portainer’ı tercih ediyorum.
Bilgisayarımdaki düzenlemeleri de sunucularla sık yüz göz olduğum için vi ile yapıyorum. Birazcık daha uzun vadeli ve uzun kod yazmam gerektiğinde vim ayarlarını düzenleyerek ilerlemek yerine Atom ve Visual Studio Code kullanıyorum.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Müzik zevkim son derece farklı kültürleri bir arada barındırıyor. Çalma listemde Serdar Ortaç ile İncesaz’ı, Johnny Cash ile Oğuzhan Uğur’u art arda görmek mümkün. Türkçe popu olabildiğince yakın takip ediyorum, bununla birlikte kulağıma güzel geldiğinde veya anlam içerdiğinde pek müzik seçen biri değilim. Beğendiğimi çalma listesine ekleyip devam ediyorum. Hak ettiği kadar bilinmediğini düşündüğüm Narda Afrika grubunu da keyifle takip ediyorum.
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Sabit bir yerde uzun süre çalışmaktansa, farklı yerlerde oturmayı daha çok tercih eden biriyim. Bunu ofiste masa değişikliği ile sağlamak kısmen mümkün olmakla birlikte, iş çıkışı kahve içerken oturduğum kafenin bölgesini ara ara değiştirerek farklı ilçelerdeki şubelerine gitmeye çalışıyorum. Aydınlıkta çalışmayı seven birisiyim, ancak gün ışığını çok fazla alan yerlerdense gündüz bilgisayar başında olduğum sürece yapay ışıkta daha rahat ediyorum. Özellikle yeni yeni yaygınlaşan LED lambaları seviyorum, hatta evde kendi odamda da takılılar.
Fırsat bulduğumda özellikle RAM ihtiyacımdan dolayı özellikleri daha iyi bir MacBook modeline geçmeyi planlıyorum. Aynı zamanda Retina ekranlı bir model olursa, her gün uzun saatler harcayan biri olarak beni çok daha rahat ettireceği için tercih sebebim olur.