Kimsin ve ne yapıyorsun?
Bilgisayarla ilk tanışmam 2003 yılında meslek lisesinde gerçekleşti. Pascal ile başlayan programlama maceram, yazılım şirketlerinde yaptığım stajlarla pekişti. Hayatımda ilk defa bir şeyi kolaylıkla yapabildiğimi fark ettim; programlama. Bu nedenle severek yaptığım bu şeye sıkıca sarıldım.
Meslek lisesi çıkışlı olduğum için mühendislik okumama pek imkan yoktu zira okulu pek sevmeyen ve dersleri çok da iyi olmayan bir öğrenciydim. Okulu sevmeyen bir öğrenci olarak Teknik Eğitim Fakültesi Bilgisayar Öğretmenliği mezunu oldum. Her ne kadar ders içeriklerinden ötürü (Yapay Zeka, Robotik vs.) çok hevesli başlasam da, basit döngülerden ileri gidemeyen eğitim kalitesini gördüğümde okuldan ve mesleğimden bütünüyle soğudum. Bu kariyerimdeki en büyük hatadır.
Daha sonralardan tekrar işin içine girdim ve profesyonel bir kariyer oluşturmak için çabaladım. Öğretmenlik mezunu olsam da, öğretmenlik mesleğini icra etmeyi hiç düşünmedim.
2011 yılından bu yana profesyonel olarak yazılım geliştiricilikle uğraşıyorum. Çok fazla şirket değiştirmeyi sevmeyen, genellikle kendi kendine öğrenmeyi tercih eden, hırslı (zaman zaman gereğinden fazla, kendine zarar verecek kadar) bir insanım. Geliştirdiğim projeler (PHP, C#, NodeJS, AngularJS) genelde uzun soluklu olduğundan, yeni bir framework/dil/teknoloji öğrenmekten ziyade bir yazılımın sürdürülebilirliği üzerine yoğunlaşmayı daha çok seviyorum ve bu konuda kitaplar ve makaleler ilgimi daha çok cezbediyor.
Yazılım haricinde müziğe karşı büyük bir tutkum var. Her ne kadar bu konuda olağanüstü yeteneksiz olsam da bir kaç grupta bas gitar çalıp sahneye çıkmışlığım ve Sakarya Üniversitesi Rock Topluluğu’nda uzun yıllar yöneticilik yapmışlığım var.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
Kişisel olarak son 3 yıldır 13" MacBook Pro kullanıyorum. İş ortamında .NET üzerinde geliştirme yaptığımız için zoraki Windows kullanmak zorunda kalıyorum. Akıllı telefon olarak da; son 3 senedir kullandığım Samsung S3 Neo’nun artık bozulmasını bekliyorum. Müzik tutkumdan ötürü de iş yerinde bir Sennheiser kulaklığım, evde ucuzundan bir bas bir de akustik gitarım var.
Genellikle çok sık donanım değiştiren ve bunu seven bir insan olmadığımdan, bir kez satın aldığım donanımı ömrünün sonuna kadar kullanıyorum.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
İş ortamına .NET’den ötürü Visual Studio kullanıyorum. Özellikle debugging ve refactoring işlemlerinde yaptığı katkılardan ötürü aramız oldukça iyi diyebilirim. Bunun yanında hafif olması nedeniyle Sublime Text hala sevdiğim bir editör. Atom’la bir ara haşır neşir olsam da çok sevemediğimi belirtmem gerekiyor.
Kişisel projelerimi kullanırken uzun süredir farkında olmadan Visual Studio Code kullanıyorum. Öyle ki; böyle bir karar almamama ya da “Bir deneyelim bakalım.” demememe rağmen kendisini kullandırmayı başarmış gözüküyor.
Günlük notlarımı Google Keep üzerinde tutuyorum. Çalışırken daha çok kağıt kalem kullanmayı seviyorum.
Ofis içerisindeki takımımız için GitLab sunucumuz var ve kodlarımızı burada barındırıyoruz. Proje yönetimi için ayrı bir araç kullanmak yerine GitLab üzerindeki issue bölümünü oldukça aktif olarak kullanıyoruz. Kişisel projelerimi GitHub üzerinde barındırıyorum.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Müzik benim hayatım için oldukça önemli bir yere sahip. Öyle ki; bugün beni ben yapan şeylerin içerisinde müziğin yeri diğer her şeyden daha etkili. Yıllardır benimle birlikte yürüyen sadık bir dost.
Ancak ne dinlemediğimi anlatmak biraz daha kolay olacaktır. Pop ya da içerisinde elektronik altyapı barındıran müziklere karşı ciddi bir ön yargım var. İçlerindeki bir iki örnek dışında dinleyebildiğim eser yok. Daha çok rock ve metal müzik ağırlıklı müzikler dinlesem bile, bunların içerisinden de daha eski şeyleri dinlemeyi tercih ediyorum. Bunlara blues, klasik müzik ve türküler eşlik ediyor.
Tüm bunların yanında özel bir iki ilgi alanım daha var onlar da soundtrack albümleri ve fügler. Bir filmin ya da bir oyunun soundtrack albümleri benim için oldukça kıymetli. Özellikle Tarantino’ya bu karşı bu nedenle büyük bir hayranlık duyuyorum.
Füg konusunda da Bach ve Opeth’in ilk dönem albümleri konusunda oldukça fanatiğim. Tabi bir de kilise orgu sevdam var ki; bu tarz heveslerim bu yazıyı olması gereğinden daha fazla uzatabilir.
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Hali hazırda Sakarya Üniversitesi Kampüsü içerisinde doğayla iç içe olduğumuz için benim çalışma ortamı hayalim biraz daha farklı. Söz konusu hayalcilikse bu konuda çıtayı oldukça yüksek tutmaya bayılıyorum. Bu soru üzerinde düşündüğümde aklıma iki tane yer geliyor; NASA ve ESA. Bu iki yer dışında çalışabileceğim hiç bir yerin beni mükemmel bir şekilde tatmin edeceğini düşünmüyorum.
Dediğim gibi; hayal kurmayı seviyorum ve kendim için bir unvan seçecek olsam bu Full-Stack Dreamer olurdu.