Kimsin ve ne yapıyorsun?
Hürriyet’in CTO’suyum. Yani grubun ürün ve teknoloji fonksiyonlarından sorumluyum. Ünvanları bir yana koyarsak, aslen ben bir developer’ım. İşime aşığım ve ölene kadar da kod yazmaya devam edeceğim sanırım. Kariyerimin yarısını kurumsal şirketlerde, kalan yarısını da kendi startup’larımda geçirdim. Çok sayıda şirket kurdum, bazılarını batırdım ama kendimce kedi olalı bir kaç kuş tutmayı da başardım. Tüm bunların yanısıra aynı zamanda bir Hard Rock/ Heavy Metal müzisyeniyim. 14 yıldır, İstanbul’da çeşitli mekanlarda sahne alıyorum.
Hangi donanımları kullanıyorsun?
1995 - 2002 yılları arasında ağırlıklı olarak hem masaüstünde hem de sunucu ortamlarında Linux kullandım ama 2004’ten beri artık masaüstünde Mac kullanıyorum. Tercihim MacBook Pro 13”. İdeal developer bilgisayarı boyutu 13” den başlıyor bence. 15” ise taşıması biraz zor. İşim gereği her daim yanımda bir Android olsa da kişisel kullanımda iPhone telefonu tercih ediyorum. Tabletler ile aram hiç iyi olmadı. Apple Watch ise 1 ay kullandım ve açıkçası nefret ettim.
Hangi yazılımları kullanıyorsun?
Benim kodlamaktan en çok zevk aldığım programlama dili Clojure. Yaklaşık 3-4 yıldır bu merete bulaştım. Clojure kodlarken IDE tercihim Light Table. Son 1 kaç aydır da Elixir programlama diline ciddi merak sardım. Elixir, Erlang VM üzerinde çalışan syntax’ı Ruby’i andırır, low latency şeker mi şeker bir programlama dili. Java , Ruby ve benzeri daha popüler dillerle de çalışırken itiraz etmiyorum.
Mac OS üzerinde, e-postalarımı yönetmek için Newton adındaki istemciyi kullanıyorum. Web tarayıcı tercihim belki de 15-16 yıldır Opera. Tarayıcı sektörüne sekmeli gezme, bütünleşik VPN, bütünleşik reklam engelleyici gibi pek çok inovasyonu bu küçük yazılım firması getirmiştir. Çalışırken genelde müzik dinlerim, bu nedenle Spotify olmazsa olmazlarımdan birisi. Bilgisayarımın pil süresini uzatması için App Tamer ile fazla kaynak tüketen uygulamaları sakinleştiririm. CleanMyMac ile ara sıra disk alanımı temizler, Flux.app ile de gece çalışırken gözlerimin daha az yorulmasını sağlarım. Tasarım işlerinde ağırlıklı olarak Sketch kullanırım. Text editor olarak TextMate, nadiren de olsa fotoğraf işleyeceksem de Acorn’u açarım. Dosya transfer işlerini Transmit ile Mercurial ve Git repolarını SourceTree kullanarak yönetirim. Bu işleri konsoldan yapmayı bir türlü sevemedim.
Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?
Okuyuculara belki biraz farklı gelebilir ama ben çok sağlam bir Death Metal ve Black Metal dinleyicisiyim. Örnek vermek gerekirse en sevdiğim gruplardan bazıları Burzum, Enslaved, Alcest, Blut Aus Nord, Imperium Dekadenz, Negură Bunget, Tiamat sayılabilir. Ağırlıklı olarak depresif İskandinav grupları... 1990 yılından beri Metal dinler ve icra ederim. Çevremdeki pek çok kişi o dönem, bu tercihimi geçici bir heves diye düşündü ama elbette ki yanıldılar :)
Bununla birlikte hatırı sayılır bir oranda da klasik müzik dinlerim. Favorilerim arasında Antonín Dvořák, Franz Joseph Haydn, Johannes Brahms, Franz Schubert sayılabilir. Genellikle Orta Avrupa geç klasik ve romantik dönem bestecilerini sevdiğimi fark ettim.
Arzu edenler 2005’ten beri bir şekilde istikrarlı bir şekilde beslediğim Last.fm profilimde ne dinlediğimi şu adresten veya Spotify kullananlar da Umut Gökbayrak kullanıcısından beni takip edebilirler.
Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?
Kod yazarken görsel olarak sakinliğe ihtiyaç duyuyorum. O nedenle genelde hareketli bir kafe ortamında çalışamadığımı fark ettim. Düz duvara bakarak çalışsam dahi daha verimli oluyorum. Masa ve sandalyemin rahat olması, yüksekliğinin ayarlı olması inanılmaz önemli. Hele bir de eğer müziğin sesini yüksek açıp çalışabilirsem değmeyin keyfime.
Kurumsal veya startup fark etmez, insanların hayatlarında küçük de olsa fark yaratabilecek bir vazifede çalıştığımı hissetmek isterim. Bundan başka da bir beklentim genelde olmaz. Yani kendimden daha büyük emellerin peşinde koşup duran idealist bir romantiğim aslında.