Volkan Özçelik

Volkan Özçelik

Technical Lead @ Cisco Systems

Kimsin ve ne yapıyorsun?

Son iki yıldır Cisco’da teknik lider olarak çalışıyorum; ondan önce Jive’da yazılım mühendisi olarak çalıştım; ondan önce de grou.ps, livego, cember.net gibi startup’larda CTO / VP of Technology, Director of Technology benzeri görevlerim oldu. Ondan da önce Veripark, Ergo Sigorta gibi göreli olarak daha kurumsal yerlerde çalıştım. Arada bir dönem kendi isimi kurdum. Kendime ait birkaç startup’ım oldu; “linkibol” bunlardan en bilindik olanı (şu an kapalı olduğu icin link veremiyorum)

Sanırım, son 15 seneyi dolu dolu çalışarak geçirdim. Yaptığım iş, hobim oldugu için; hiçbir zaman “çalışmak” gibi gelmedi bana. Hala “Off yine pazartesi oldu, yine mi iş?!” zihin yapısındaki kişiler garibime gidiyor. Bana hiç öyle olmadı. Her zaman, bir şeyleri bir tık daha ileriye getirmek için, aynı heyecanla gittim işe. İş, bana göre, senden ayrılmaz; ofisten çıkarken beynini de kapıda bırakamayacağın için, yaptığın iş 24 saat hayatının bir parçası olmaya devam eder. Yaratıcılık gerektiren bütün iş kollarında durum böyledir. İstesen de, istemesen de hayatin ve isin bir bütün olur. Unutmadan https://bytesized.tv/ ’de son bir senedir devam ettirdiğim geliştirme odaklı bir screencast’im var; onun dışında yaptığım işleri ve konuştuğum konferansların bir kısmını https://volkan.io/ adresinden takip edebilir; benimle ilgili birazcık daha ekstra bilgi alabilirsiniz.

Hangi donanımları kullanıyorsun?

Kağıt-kalem özellikle iş akışı, ya da akış diyagramları çizerken, ya da herhangi bir kavramı görselleştirirken olmazsa olmazım.

Onun dışında bilgisayar olarak MacBook Pro (Retina, 15-inch, Mid 2015). Klavye olarak das keyboard’u tek geçerim. Fareyle aram pek yok, trackpad kullanmayı tercih ediyorum.

Arada çalışırken müzik dinlemeyi seviyorum ve Thunderbolt monitörümün ses kalitesini çok beğenmediğimden Audio Technica ATH-M20 kulaklık ile dinliyorum.

Screencast kaydederken basit bir pop filter ve yine Audio Technica’dan AT-2020 mikrofon kullanıyorum.

Evde standart bir masam var; ofiste “standing desk” diye tabir edilen yüksekliği ayarlanabilir masalardan kullanıyorum. Bir de ofis sandalyem evdekine göre daha ergonomik.

Bununla birlikte, evden çalışmayı tercih ediyorum. Cisco (ve vadideki pek çok şirket) istediğiniz kadar evden çalışmanıza izin veriyor; bu esnekliğin olması güzel bir şey.

Volkan ozcelik technical lead 553 Volkan ozcelik technical lead 462 Volkan ozcelik technical lead 535 Volkan ozcelik technical lead 513 Volkan ozcelik technical lead 599

Hangi yazılımları kullanıyorsun?

Genelde yaptığım iş neyi gerektirirse onu kullanıyorum. Hafif editörler tercihim: Visual Studio Code, Sublime Text, Atom gibi. Visual Studio Code bu aralar yoğun olarak kullandığım ve sevdiğim bir editör.

Onun dışında daha güçlü bir IDE’ye ihtiyacım olduğunda Jetbrains ailesinden WebStorm, IntelliJ IDEA, PyCharm, GogLand, RubyMine, CLion gibi IDE’leri kullanıyorum. Bu IDE’lerin hepsinde VIM emülasyonu tercih ediyorum. Çünkü fare ya da trackpad kullanmadığın zaman üretkenliğin artıyor. Ayrıca zaman zaman xCode kullanabiliyorum.

Vim için eğer terminal ortamına zorunlu değilsem MacVim tercih ediyorum.

Terminal emülatörü olarak iTerm kullanıyorum.

Visual Studio Code kullanırken tema olarak eğer ortam aydınlıksa “Atom One Light”, ortam karanlıksa “Operator Mono Dark”, karanlıktan parmak uçlarımı göremiyorsam “Abyss” temalarını tercih ediyorum.

Yazı tipi olarak “Operator Mono” ya da aynı anda pek çok koda bakmam gerekiyorsa “Pragmata Pro Mono” kullanıyorum. Yazı tiplerinde yakın zamanda bir glyph furyası çıktı; glyph kullanmayı pek sevmiyorum, karakterleri net görmek daha güzel.

Screencast’lerimi genellikle c9 IDE’si uzerinden yapıyorum. Ayıptır söylemesi evde 56mbps bağlantı ve neredeyse sıfır lag olunca Cloud IDE kullanmakla masaüstü IDE kullanmak arasında çok da bir fark olmuyor.

Yazı-çizim işleri için: Word, Outlook, Excel, bazen Pages, sunum hazırlamak için: Keynote kullanıyorum.

Dash sürekli Google’da API doc aramamı önlediği için üretkenlik arttırıcı bir uygulama.

Geliştirme yaparken Chrome (Chrome developer tools) ve Chrome Canary edition; tarayici olarak ise Safari tercihim.

Birden fazla git projesini idare etmek zorunda oldugum icin Tower’i seviyorum verdiginiz paraya değen bir araç; GitKraken’i de kullandım mesela; iddia ettikleri kadar iyi değil, performans sorunu yaşadım. Diff/merge işleri için Kaleidoscope kullanıyorum.

Redis client’ı olarak medis kullanıyorum.

Bir de Charles web debugging işleri icin kullandığım bir proxy.

Dosya transferi için Transmit, sanal sürücü monte etmek içinse Expandrive kullanıyorum. Transmit’te sorun yaşamadım; fakat ağ durumuna göre Expandrive arada sapıtabiliyor.

Cloud depolama icin iCloud Drive, Google Drive, Microsoft One drive kullanıyorum, private cloud olarak Western Digital MyCloud Mirror var. Bilgisayarım router’ıma 3 metrelik uzun bir ethernet kablosu ile bağlı; kablosuz ağa göre çok daha verimli oluyor; herkese tavsiye ederim.

Bunların yanı sıra Moom, Caffeine, Keyboard Cleaner, Bartender gibi işime yarayan bir kaç ufak Mac uygulaması kullanıyorum.

Onun dışında görsel işler için Sketch ya da Pixelmator kullanıyorum.

Her gün en az 500 kelime yazma hedefim var (kişisel günce gibi); bu güncemi Ulysses’de tutuyorum.

Yapılacaklar listem ve hızlıca bir şeyleri not almak icin iA Writer tercihim (özellikle telefonum ve diğer mobil cihazlarımla senkronize olmasını seviyorum. Ayrıca çok temiz bir arayüzü var, o da güzel.

Daha düzenli liste tutmam gerekirse Wunderlist (hem web arayüzü harika, hem de senkronizayonu çok hızlı ve sorunsuz. Trello (kanban, özellikle kişisel projeler icin güzel bir proje yönetim sistemi) ve Paws for Trello kullanıyorum.

Ekip içi iletişim için Slack kullanıyoruz; onun dışında hem profesyonel, hem de hobi amaçlı üye olduğum bir ton Slack ekibi de var. Dolayısıyla Slack’im her zaman açık.

Müzik dinlerken Spotify’i tek geçerim; farklı hizmetleri denedim (örneğin Amazon Cloud Music) fakat Spotify’ın kullanışlılığını ve kalitesini bulamadım.

Masaüstü duvar kağıdı olarak sade şeyler iyi oluyor: simpledesktops.com güzel bir kaynak mesela.

Kesin başka seyler de vardır da, aklıma gelenler bunlar :)

Çalışırken ne tarz müzikler dinliyorsun?

Duruma göre değişiyor. Eğer kavramsal olarak rahat hissettiğim bir konuda çalışıyorsam Muse, Mettallica gibi daha sert şeyler tercihim. Ceza da güzel gidiyor. Genelde yabancı müzik dinliyorum, bununla birlikte doğduğun ülkeden uzak olunca ara ara Türkce müzik tüketme isteğim artıyor: Ceza, Candan Erçetin, Manga, Badem, Gripin, Emre Aydın sevdiğim grup ve şarkıcılar arasında yer alıyor.

Onun dışında, eğer yoğun odak gerektiren bir iş yapacaksam ya da biraz daha ferah hissetmek istiyorsam; klasik müzik (Vivaldi, Mozart, Rachmaninoff, Bach) dinliyorum. Bach’in çok matematiksel bir tarzı var; güzel gidiyor, gaza da getiriyor. Vivaldi’yi Vanessa Mae’den dinlemek tadından yenmez bir şey; Apocalyptica da güzel gidiyor.

Ha bir de bol bol Jazz dinliyorum. Blues çok arabesk geliyor bana; fakat Jazz güzel, her dinlediğinde ayrı zevk alıyorsun. Gerçi Jazz, çalışırken değil de, kitap okurken tercihim. (özellikle Twilight serisiyle)

Hayalindeki çalışma ortamı nasıl?

Sanırım şu anki çalışma ortamım hayalimdeki çalışma ortamına epey yakın. Nerede çalıştığımdan çok, esnek çalışabilmek önemli benim için. İş, gittiğin bir yer değil; yaptığın bir şey olmalı. İş mekandan bağımsız olmalı. Dolayısıyla gerektiğinde bir kafede, gerektiğinde trende otururken, gerektiğinde evde ya da açık havada, parkta/bahçede çalışma esnekliği saglayacak ortam ve donanım hayalimdeki ortam.

Mesela dizüstü bilgisayarının pil ömrü bir gün değil, bir ay olsa; bir de katlanıp cebine girse, sonra açtığında eski formuna gelse, sistemin toplam ağırlığı 100-200 gramı geçmese, piller kendini manyetik enerji ya da güneş enerjisi ile ya da yürürken vb ürettiğin kinetik enerji ile, tekrar şarj edebilse on numara çalışma ortamı olur diye düşünüyorum.